Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Nisan 2012 Pazar

Sakin Bir Gün

Günler hepimiz gibi bazen fazla koşturmacalı, bazen sessiz sakin geçiyor. Hafta sonu çok yoğun, hafta içi artık daha da yoğun olarak, ama bugün her şey sakin. Evdeyim ve uzun zaman sonra boyamak istediğim perdenin şablonunu çıkardım-çıkarttırdım demek daha doğru olucak :) sağ elimle yapamadığım için, sağolsun Mert'im çıkarttı şablonu. Çocukta solak zaten :) bu kelebekleri kumaşa çıkartıp, boyucam.

kelebekli şablon çıkartma

Sabahın çok erken bir saatinde yaptık bugün kahvaltımızı kardeşim ve Miray'ımla. Kardeşimin ayağını korumaya alarak tabi :)

kahvaltı masası

Bu mevsimde beni bir Çilek deliliği tutuyor, gece iki kase çilek yedim. En sevdiğim meyvelerden biridir :)


çilek

Allaha şükür kardeşimde bende iyiyiz. Sadece yapmak istediklerimizi yapamamak üzüyor biraz, gerçi oda zaman içinde olucak. Yalnız şunu daha iyi anladık, her işini kendi yapmak isteyen insanların, başkalarına ihtiyaç duyması kötü bir şey. Onun için sağlıklı olmak çok önemliymiş.

Henüz sabah sayılır, hava rüzgarlı ama güzel. Bugün her neredeyseniz, çok keyifli, çok neşeli bir Pazar günü diliyorum..



25 Nisan 2012 Çarşamba

Havadan Sudan

Son günlerde yazdıklarım hep hastalıklar malesef ama ne yaşıyorsam, başıma ne geliyorsa, en azından bir kısmını burada paylaşıyorum. İnsanın tamamen Sıfır olduğu günler olurmu ya, oluyormuş işte :(  ne kitap, ne film, ne hobiler, hiç bişey yok.

Bugün arkadaşla bir buluşma, havadan sudan konuşmalar,  sonra ciddiyet, sonra yaşadıklarımız, sonra Türkiye'min içinde bulunduğu durum derken, iyice dibe vurduk. Yeter dedim nolur konuşmayalım daha fazla, sonra çıkarken dondurmalarımızı aldık ve yürüyerek döndük. Farkettimde uzun zamandır külahta dondurma yemiyomuşum :) külahta dondurma denen güzellikte çocukluğumdamı kaldı diye düşündüm..

külahta dondurma

Havalar güzel, yoğunluk fazla, hep dışardayım ve evde olmayı özlüyorum. Bu arada kolum yine aynı, ağrılarım devam ediyor ama ilk günkü gibi değil Allaha şükür. Kardeşim raporlu olmasına rağmen işe gidiyor, sabah gelip alıyor, akşam bırakıyorlar. Ağrısı yok çok fazla ve işi çok yoğun. Düzelicek her şey :)

Dün Tepe Home'da gördüğüm bu güzellikleri istiyorum, bayıldım resmen :) bakarmısınız ne kadar şirinler..

dekoratif objeler

Geçen gün dönüş yolunda bir bahçede gördüğüm bu kedileri nasıl sevdim anlatamam. Öyle güzel uyuyorlardıki, insan kıyamıyor. Ablam çekerken, bırak dedim uyanmasınlar ama anneleri uyandı :)

anne ve yavru kediler


Geçiyor günler, bazen hızlı, bazen yavaş ama geçiyor işte. Yaşadıklarımızı, acılarımızı dünde bırakıyoruz.

Niçin hep birlikte barış ve uyum içinde yaşamayalım? hepimiz aynı yıldızlara bakıyoruz, aynı gezegenin üzerindeki yol arkadaşlarıyız ve aynı gökyüzünün altında yaşıyoruz, demiş ünlü bir düşünür. Ne kadar doğru...

22 Nisan 2012 Pazar

Aksilikler

Bugün için önce Emirgan'da kahvaltı, sonra mobilyacıya gitme planlarımız vardı. Sabah 9 gibi biz hazırlanırken, kardeşim aradı. Abla ayağım çok kötü gece burkuldu ama ciddiye almadım, şimdi çok kötü ağrım var dedi, ağlıyo kız telefonda :(  hemen çıktık acile götürdük ayağı şişmiş. Doktor çatlamış dedi ve alçıya aldı, bir hafta on gün alçıda kalıcak. Kızın tek düşündüğü sabah nasıl işe gidicem..

Asla plan yapmamak gerektiğini bir kez daha anladık. Şimdi benim kolum, onun ayağı bibirimize bakıp gülüyoruz :)

ayağı alçıya alma

Eve geldik, Emirgan'da kahvaltı edemiyosak evde edicez dedik hemen hazırladık. Ben çok fazla elimi kullanamadığım için, ablam Miray koşturdu her şeye :)

evde kahvaltı

Bu arada dün sabahtan itibaren koşturma içindeydik, çok yoğundu Cumartesi günü. Önce Bozkurt'a perde almaya, sonrada Yenikapı'ya avize almaya gittik. Bu yuvarlak olanları aldık, çok ilginç modelleri.

avize modelleri

Ben aslında bu beyaz olanı çok beğenmiştim. Üzerindeki taşları çıkarılıcaktı tabi..

avize modelleri

İşleri bitirdikten sonra, Çapa'da Tıkınak Büfe vardır, nefis Ayvalık Tostları yaparlar. Mola verdik ve ben resmen saldırdım. Üstelik sol elimle yiyorum alışmaya çalışıyorum :)

ayvalık tostu

Akşam yemekten sonra evde bir film izledik, şu an vizyonda olan Öbür Dünyadan adlı bir gerilim filmi. Çok gerilmesekte iyiydi yinede.

öbür dünyadan


Şimdi kardeşime koltuk değneği almaya gidiyoruz. Zor olucak ama bir süre için kullanmayı öğrenmesi lazım. Hepimize sağlıklı, aksiliklerin hayatımızı etkilemediği günler diliyorum..

19 Nisan 2012 Perşembe

Üç Silahşörler

Günlerdir hastane ve kitapçılar arasında dolaşıyorum. Yazı gönderemiyorum, çünkü doktor bir süre sağ elini kullanma dedi ama bu çok fazla mümkün olmuyor tabi. Sadece çok belirgin, çok zorlucak işleri yapmıyorum. Ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar ve jeller verdi. Hayatımda ilk kez bu kadar düzenli ilaç kullanıyorum çünkü gerçekten acı veriyor. Neyse bugün çok daha iyiyim

Geçenlerde Tekirdağ'da yaşayan abimin oğlu aradı. Hala ( hala'sı oluyorum )  bir kitap arıyorum orda bulabilirmisin dedi. Hangi kitap? Üç silahşörler. Nerdeyse bütün kitapçılara baktım. Gerçekten çok aradım, bulamadım, üzüldüm. Çocuk kırk yılın başı bişey istedi ve bulamıyorum.  Bu kadar bilinen bir kitabın bulunmayışı akla zarar yani :(  bu sabah kendi kitapçıma gittim ve orda buldum ama ilk kitabı yok.


Neyse, ben sana ilk kitabıda bulurum dedi kitapçım. Hazır gelmişken kitaplara göz attım. Bu dünyada kendimi kaybediyorum :)


Birazdan dışarı çıkmam lazım yeniden. Çıkmadan kahvemi yaptım, sizleri okuyup öyle çıkıcam :)


İnsan her şeyi başına gelince anlıyor ya? geceleri ağrısız, rahat uyumayı özledim şu son günlerde. Bugün sadece sağlık dileyebiliyorum, rahat uyumak kadar güzel bir şey yokmuş..

15 Nisan 2012 Pazar

İstanbul'da Bir Gün

İstanbul'da yaşayanlar bilirler, bir yerden bir yere gitmek işkencedir bazen, hele de araba yoksa. Bugün minik yeğenimin 3. yaş günüydü, kardeşimle Kadıköy'e geçmemiz lazım  ama abla arabayı almıcam dedi. Kocamustafapaşa'dan otobüse bindik, hava gördüğünüz gibi günlük, güneşlik..


Eminönü'ne geldik ve deniz motoruna bindik, hava hala güneşli :)


İstanbul ve hayran olduğum güzelliği..


Kadıköy'e geldik ve yağmur yavaş yavaş yağmaya başladı. Tekrar otobüse bindik. Küçükbakkalköy'e gitmemiz lazım.


Daha otobüsteyken yağmur acaip yağmaya başladı. Neyse geldik nihayet, saat tutmuştuk ve tam 2 saat geçmiş. Koşarak eve girdik, nasıl ıslandık ama anlatamam. Hemen yengem bişeyler verdi üzerimizi değiştirdik. Ve miniğimin doğum günü, her şeyi yengem hazırlamış, pastasını bile o yapmış :)


Doğduğu günü dün gibi hatırlıyorum, kocaman oluyor artık. Öyle tatlı ve güzelki, iyiki doğdun bitanemiz..


Sonra eve dönüş vakti, saat 6'da çıktık yağmur hiç durmadan yağıyor, yengem yalvarıyor nolur gitmeyin, kalın diye ama bizim çıkmamız gerekiyor. Yine aynı işlemlerden geçip, otobüs-gemi-otobüs, saat 9'u geçiyordu evdeydik. Trafik o kadar kötüydü ki, sinir olduk, üşüdük eve yürüdük ve çok ıslandık.

Güneşli başlayan bir gün, sele dönüştü. Hatta maç bile iptal edildi biliyorsunuz :) İstanbul'da bir yerden bir yere gidip gelmek, 5 saatimizi aldı.

Ama seviyorum bu şehri napim :) en azından pazar günü güzel olsun diyelim, mutlu pazarlar hepimize..

12 Nisan 2012 Perşembe

Mecburiyetler

Fazla fotoğraf ve kısa sözlerle anlatırım blogda her şeyi ama bu gün hiç bir şey yok. Yaptıklarımın hepsi yarım ve odama girmek bile istemiyorum.. İnanın öyle koşturmaca içindeyimki, yürümekten, insanlarla uğraşmaktan, yoğunluktan, bütün bedenim ağrıyor.

Sabah yine 7 de kalkıp, eve şimdi geldim. Kahvemi yaptım ve bir tanıdığımızın ilkokula giden oğlu için bir performans ödevi hazırlıcam. İçinde Tutsaklık, Kafes, Özgürlük, Işık ve Gelecek kelimeleri olan bir hikaye yazmam lazım. Söz verdim çocuğa ve nasıl yazıcam bilmiyorum.



Kaç gündür soğuk ve yağışlı geçen İstanbul havası, bugün yerini güneşli bir güne bıraktı. Pencereden bakıyorum, insanlar bu güzel günde daha enerjik sanki. Hemen toparlanmalı ve şu ödevi yapmalıyım.

Bugün de böyle olsun, hep kitaplar, filmler, hobiler yok hayatımda, zorunluluklar ve kalabalık bir ailede yaşamanın getirdiği yüklenmemiz gereken sorumluluklarda var :)

Mecburen ve görev olarak yaptıklarımızın, keyfe dönüştüğü günler diliyorum..

Fotoğrafın hiç ilgisi yok bu durumumla, sabah dışardayken çektiğim öyle bir an işte..

7 Nisan 2012 Cumartesi

Huzurlu Günler

Bir gün böyle bir başlık yazacağım aklıma gelmezdi ama oldu işte :) belki baharın gelmesiyle, acaip yoğun geçen günlerle ilgilidir bilmiyorum. Mesela geçen gün bir şey oldu ve ben tüm günü yüzümde aptal bir gülümsemeyle geçirdim :) oluyor arada kendimi iyi hissettiğim.

Bugün de annemler yoktu arkadaşlar geldi kahvaltıya ve haber bile vermeden yeğenimde bizdeydi, ben yeni kalkmışım bide. Hemen hazırladık ne varsa hatta kağıtta kek bile yaptık :)


Yavaş yavaş öğreniyorum kağıtta kek yapmayı, fena olmadı gibi beğendiler..


Bugün hava öyle güzeldiki, kızlarla evde kalmayalım dedik ve dışarı çıktık. Yürüyerek sahile indik, sohbet ettik, güldük, erkeklerden söz ettik, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu konuştuk, alışverişten, filmlerden, işten, böyle uzar gider bu. Sahilde yürürken baloncu gördüm çok severim balonları,  arkadaşım çağırdı ve bana balon aldı, küçük bir çocuk gibi sevindim :)


Güneşliydi, güzel bir gündü, rahattım, kalbimde sebepsiz bir heyecan, sanki artık güzel şeyler olacakmış gibi, bilmiyorum..

Hepimize huzurlu, kaygılardan uzak günler diliyorum..

5 Nisan 2012 Perşembe

Bir Film Hikayesi

İnternet üzerinden film izlemeyi çok sevmezdim. Bana göre film ya sinemada izlenir, yada Dvd alıp evde ama mutlaka birileriyle, arkadaşlar, abla, kardeş kim olursa ama yalnız izlenmez derdim. Son 20 gündür internet üzerinden ve üstelik yalnız film izliyorum ve bunun keyfide bir başkaymış diyorum :)

Geçen gece uzun zamandır istediğim bir filmi izledim, Albert Nobbs. Çok beğendiğim Glenn Close bu filmle Oscar adayı olmuştu. Üstelik filmin yönetmeni, ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez'in oğlu Rodrigo Garcia.




Filmin konusu beni çok etkiledi ve çok beğenerek izledim. 19. Yüzyıl İrlanda'sında o dönemin en ünlü otelinde, hayatta kalmak adına, erkek kılığına girerek yıllarca uşak olarak ve sırrını herkesten gizleyerek yaşamak zorunda kalan bir kadının hikayesini anlatıyor bu film.  Filmin kostümleri, makyaj inanılmaz etkili.

Glenn Close yapılan makyajla öyle bir değişmişki anlatılamaz..





Mutlaka izlenmeli diyebileceğim bir film. Birde bilirsiniz, beğeniler görecelidir :) çok fazla açıklama yapmadım, filmin içinde öyle büyük bir hüzün ve ayrıntılar varki, izlediğinizde görüceksiniz zaten. Açıkçası sevdim bu filmi...




1 Nisan 2012 Pazar

Başlıksız

İnanın uzun zaman düşündüm ne yazıcam diye. Sanırım insan yazmaya, yazmaya unutuyor, çok sinir bir şey :)  halbuki bloga başlarken çok hevesliydim, nerdeyse her gün bir şeyler paylaşıyordum. Zaman geçtikçe uzaklaşıyor gibiyim ama sonuçta ne farkeder, yazmasamda burdayım ve sizleri okumayı seviyorum..

Uzun zamandır gitmediğim İkea'ya gittik bugün. İnanın o kalabalığı görünce korktum, sadece rustik alıcaktım, aldık ve çıktık. Bir İkea klasiği bu görüntü, kasada beklemek çok sıkıcı..


Rustik almamın sebebi budur, böyle bir yatak başı yapmayı planlıyorum. Şimdi uygun bir kumaş bulmam lazım.


Ve keçe aldım, kalpler, kuşlar yapıcam :) daha doğrusu yayıldım masaya ve yapmaya bu akşam başladım. Bakalım kendime özgü bir kuş yapabilecekmiyim..


Yeni bir kitaba başladım bu arada, Yılmaz Karakoyunlu'nun Yorgun Mayıs Kısrakları. Cumhuriyetin kuruluş yıllarından 1960'a kadar süren bir dönemi anlatıyor...




Unutmadan bu nefis ötesi minik tatlılar Ceviz Ağacı'ndan alındı. Çok seviyorum onların bu tatlılarını, bir yandan okurken bir yandan atıştırıyorum :)


Günlerin ne kadar hızlı geçtiğinden söz etmicem. Yeni bir haftaya başlarken, stresi, üzüntüleri bir kenara bırakıp öyle girelim bu haftaya. Çok keyifli geçsin, hepimiz için...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...