Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Ekim 2011 Pazartesi

Hafta Sonu Hikayesi

Hayat akıp gidiyor, hiç bir şekilde durduramıyorsun. Yaşıyoruz sadece yaşamak bile bir örnek..

Hafta sonu herkeste olduğu gibi genelde bizde de yoğun geçiyor. Cumartesi aile ve sevdiklerimizle uzun, bol sohbetli kahvaltı. Gecede kardeşim ve Miray'ımla gerilim filmleri. Ondan öncesinde, geçen hafta gittiğimiz ve çok beğendiğimiz BİR  GÜN adlı film. Dexter ve Emma'nın 1988'de başlayıp 20 yıl süren hikayesi. Tavsiye ederim...



Cumartesi gecesi, pijamalar giyilip waffle eşliğinde Hannibal serisi izlenir tabiki üçünü ardarda izlemek baya zor, geriliyor insan :)


Kuzuların Sessizliği, Kızıl Ejder ve Hannibal. Bu serininde sinema tarihine geçtiğini düşünüyorum..


Pazar sabahı erken kalkılır ve bir tanecik kardeşimle kahvaltıya gidilir..Çok güzel bir mekandı gerçekten. Gazatelerimizi okuyarak, konuşarak geçen saatler..




Bir şeyi itiraf etmem lazım ben malesef sigara kullanıyorum :( ve içmek içinde mutlaka bir yer bulmam lazım o yüzden bunun için ayarlanmış mekana geçtim ama resmen dondum. Görüldüğü üzere kimse yok, insanlar hemen içeri kaçıyor :)



Ve gün sonunda iki kardeş evlerine gitmek üzere ayrılırlar mekandan. Bir günün anısı orda kalır...





Tabiki gün böyle bitmedi, ordan çıktıktan sonra İkea'ya gidildi, başka yerlere uğrandı sonra sıcacık evimize dönüldü.

İyiki dönücek bir evimiz var, iyiki sevdiklerimiz, ailemiz var dedik kardeşimle. Ya olmayanlar dedi? Sus dedim konuşma nolur...

28 Ekim 2011 Cuma

Geçen Sene

Dedimya bir şeyler yapamıyorum. Yapıyorum aslında da  özel şeyler işte... Geçen sene bana bir şeyler olmuştu. Allahım örüyorum, örüyorum şiş ve tığ ile kavgalar ediyorum ama sonuçlara bakıyorum e güzel :)

Bunlarda geçen sene ördüklerimden. Sanırım yirmi tane falan şapka örmüşüm ve hepsi yerini buldu çok sevdiğim insanlara gittiler..


Minicik tatlı bir kıza gitti bu yaptıklarım. Atkıyı örmüştüm ama daha sonra uçlarına ponpon da yaptım. Renkler nedense farklı çıkmış iki resimde..


   Sonra bu şapkalarıda örmüşüm, örmüşüm diyorum nasıl bir hastalığa tutulduysam artık bilmiyorum :)


Ve en sonrada bunları ördüm. Net hatırlıyorum çünkü hala evdeler, gözümün önünde. Şimdi soğuklarda başladığı için baya işe yarıyorlar. İşte sıcak su torbaları için bir şeyler adını bilmiyorum :) kılıf diyelim. Birde yaptığım her şeyde mutlaka ponpon olucak, çok seviyorum ponponları..


Geçen sene daha tasasızdım ben, daha mutlu, daha iyi..Ama bu yeniden iyi olmucam anlamına gelmiyor tabi..

Acılar, hüzünler, yıkımlar hep var ve biliyorumki hepte olucaklar. Ama dedimya hayat akıyor, durmuyor ve bizi beklemiyorda...




                        

26 Ekim 2011 Çarşamba

Hayat

Kaç günlerdir yazamıyorum. Blogları okuyorum ama kendi bloguma yazmak içimden gelmiyor. Aslında hiç bir şey yapmak istemiyorum. Bu konuda yazmakta istemiyordum ama olmadı işte..

Hepimiz yaşıyoruz, hepimiz ayrı ayrı yazıyoruz, artık üzerine eklenecek bir şey yok. Sadece gerçekten çok üzgünüm. Hani derlerya elim ayagım tutmuyor diye, aynen o durumdayım. Düşünemiyorum bile..


Ve bazen saatlerce böyle kalabiliyorum. Şehitlerimiz, deprem, Afrika'daki açlık, dünyanın içinde bulunduğu durum. Çaresiz hissediyorum kendimi. Yapacak hiç bir şeyim kalmamış gibi.

Bugün annem bile dediki, kızım noluyor sana böyle, neyin var? bu acıyı hepimiz yaşıyoruz ama düzelicek herşey..

Evet inşallah düzelicek, hayat akıp giderken, kendini yenilerken, acılarda onarılıcak, dünyamız ve insanlık daha iyi olucak..Umudum var...

19 Ekim 2011 Çarşamba

Yaşar Kemal

Şimdilerde bilirsiniz hep popüler yayınlar revaçta, sadece kitaplarda değil, filmlerde de böyle bu.

Bugünlerde okuduğum kitaplar, büyük usta Yaşar Kemal'in. İnce Memed'i hepiniz bilirsiniz. O kavruk oğlan.

İkinci kez okumaya başladım bu seriyi. Çok içimi acıtan bir hikayedir..anlatmama gerek varmı bilmiyorum?


                                      İnce Memed bir başkaldırının ve çaresizliğin öyküsüdür..


Kitap okur veya film izlerken, mutlaka bişeyler yer içerim :) kahve, kola tatlı ( hepside zararlı ya ) meyve. Ne bulursam işte. Bu seferde nar ayıkladım, tam mevsimi :) bu narın kolay bir ayıklanma şekli yokmudur acaba :)


Sadece kitap okumuyorum tabi, bir yandan da başladığım ağaç dallarından projemi bitirmeye çalışıyorum. İşte bittiğinde bu renkte ve böyle olucak umarım...



Okumak, üretmek, paylaşmak insanı mutlu ediyor..Ve her geçen günle daha iyiyim, daha güçlü ve.. iyiyim işte.

.

17 Ekim 2011 Pazartesi

Pazar Günü Hikayesi

Soğuk, yağışlı, karanlık bir İstanbul sabahına uyandım bugün. Kalkmak istemedim valla, öyle  üşüdümki, fakat ben uyurken Mardin'e bir iş için giden tanıdığımız gelmiş ve bana bu çok sevdiğim fincan takımını getirmiş :) çok tsk ettim tabi hatta öptüm :) geçen günde bir arkadaşım hediye getirmişti ikili bir fincan takımı :)

Pazar günleri ne yapılır? bütün aile evdedir veya birileride gelir veya dışarı çıkılır kahvaltı edilir. Sonra yazdan beri çok istediğim bir terlik vardı indirimdeymiş gittik onu aldık biraz dolaştık, sonra akşam bir yerde yemek yedik ve kardeşime sahile gidelimmi dedim, abla çok soğuk donarız dedi :) ya biraz nefes almak istiyorum dedim. Sahil öyle boş, öyle yalnızdıki. Çay bahçeleri sessiz, yollar sessiz. Üzüldüm o yalnızlığı görünce, hadi gidelim dedim....

  Bunlar Mardin'den gelen fincanlar, hemen yıkadım ve  kahveleri yaptım, ilk kahvemizi içebiliriz :)


                                                     Üzerindeki tavuskuşu desenlerine bayıldım :)


                        Bunlarda arkadaşımın hediye ettiği, desenlerini çok sevdiğim fincanlarım...      


                             Ve indirimden aldığım terlikler. Kış geldi ama yaza hazırlık yapmak lazım :)
  

                                  Buda dayanamayıp aldığımız ayakkabılar. Çok sevdim napim :)


                                           Yapayalnız Yedikule sahili ve bomboş çay bahçeleri...



Bu sene sonbahar gelmedi, direk kışa geçiş yaptık. Tmm bu mevsimi seviyorum ama alışmak lazım önce..Henüz alışamadım...

                                  

15 Ekim 2011 Cumartesi

Aşkın Rengi

Zaman zaman, çok beğendiğim görselleri paylaşıyorum sizlerle. Bu sefer aslında çokta benim rengim olmayan kırmızıyla, dekorasyon örneklerini paylaşmak istiyorum. Hep derlerya kırmızı Aşk rengidir diye, benim için Mavi'dir ama neyse :) Siyah zaten favori renklerimden.

                                        Önce kırmızı-siyah banyoya bir bakalım


                        Bu seferde kırmızı-beyazın nefis uyumuyla, çok hoş bir köşe..


      Çok iddialı bir renk. Ondanmı acaba Aşk rengi diyorlar? yoksa insanı ateşlere attığı, yaktığı içinmi?



                                         

                                    Ne olursa olsun hoş bir renk. Mavi'nin dinginliğini veremesede..


Her insanın hem dekorasyonda, hemde kişisel olarak sevdiği renkler vardır. Ya sizin renginiz? Bilirsiniz renkler az çok kişiliğimizide ele verir...

GÖRSEL

13 Ekim 2011 Perşembe

Battaniye

Bu sabah sekiz gibi arkadaşım geldi ve kahvaltı etmeye gittik... Eve geldigimde akşam yedi falan olmuştu. Hava baya soguk ve bende ince bir şey giymiştim çok üşüdüm, sesim kısılmış :)

Akşamda uzun zamandır bitirmeye çalıştıgım battaniyemi bitirdim ve film izlerken ona sarındım, ısıttı beni :)

Çok iyi örgü bilmiyorum, şiş tutma problemim var, buna ragmen yapıcam dedim. Evde bir sürü kalmış ip vardı, renk renk ördüm. Kenarına püskülde yaptım..




Birde bir sürü ponpon yapmıştım. Şimdi o yaptığım ponponları, her püskülün arasına koymayı düşünüyorum. Azıcık farklı bir şey olsun ama renkler çok uyumlu olmayabilir, ben bir deneyeyimde :)




Soğuklar geliyor artık hatta geldi bile. Kitabımı okurken, film izlerken iyi olucak bu battaniye ama sakın büyük bir şey sanmayın :) görüldüğü gibi küçük bir şey örmeye çalıştım..

11 Ekim 2011 Salı

AŞK

Neydi aşk? Hemen bitermiydi? Yoksa senelerce süren, yüreğimi acıtan, beni kuşkulara düşüren ve aynı zamanda sonsuz mutlu edenmiydi..Neydi?

Güven verirmiydi? Ağladığımda bana sarılır, teselli edermiydi? Yoksa bırakıp gidermi? Hiç aklıma gelmeyen sözler söyleyip, beni göklere çıkaran..Sahi neydi Aşk? Unuttum ben veya artık sadece acısı kaldı...

                                            Çocuklar gibi seven böyle iki insandık biz


                                   Böyle sarılıp dokunmakmıydı Aşk? Hiç ayrılmayacak gibi...    

          
Aşk inanmaktı, güvenmek ve ne olursa olsun ama ne olursa olsun affetmekti..Yanında olduğunu bilmek, söylediği her söze inanmak ve onun gerçek olduğunu bilmekti...

Seçtiğim görsel tamda bana uygun yani şu anıma çok uygun..Hem duygusalım şu an hemde çok iyiyim :) güzel günlerin gelmekte oldugundan da çok eminim..


Görsel

8 Ekim 2011 Cumartesi

Uyku

Günümüzün büyük bir kısmı uykuda, yatak odalarımızda geçer. Mesela ben genelde postlarımı gece hazırlıyorum ve sonra hemen yatağa, yok hayır :) biraz tv, sonra yatak.

Bende yatak odası sadece uyuduğum bir yer değil. Arkadaşlarımı agırladığım, kitap okuyup, film izledigim bir yer aynı zamanda..

Sıkıldınız benden biliyorum :) yani karamsar ruh hallerimden. O zaman diyorum bir süre kendimden bahsetmeyi bırakayım ve suya sabuna dokunmayan başka şeyler paylaşayım...

                                        İlk yatak odamızdan başlayarak, devam edelim..





                                                 Hangisi sizin olsun isterdiniz? hangisi sizi anlatırdı?




 


                                       Belkide kimbilir budur. Sessiz sakin, zamanın dışındaymış gibi.



  
                                                 Belkide bir çatı katında yatak odanız olmalı..




                                             Her şeyden önemliside huzurlu uyuyabilmek..




Hangisi sizin olurdu bilmiyorum ama dediğim gibi, huzurlu, sevdiklerimizin yanımızda olduğu, pişmanlıklarımızın olmadığı uykular diliyorum..


Burada Buldum                      

6 Ekim 2011 Perşembe

Korku

Dün akşam işte 11 civarı falan elektrik saatimiz patladı :( bilgisayarı açmıştım, ablam seslendi bir koku var duyuyormusun dedi. Odanın kapısına çıktım hayır dedim. O sırada bir patlama ve ateşler üzerime düştü. Ablam bağırmaya başladı ama bende ses yok, dondum öyle..

Karanlıkta kaldık. Dışarı çıktık annemi alıp, yangın falan çıkar diye korktuk. Neyse işte elektrik arızayı aradık, bir sürü elektrikçiyi aradık, tanıdıkları aradık ve beklemeye başladık. Belediye'den gece üç gibi geldiler, kontrol ettiler kabloları bağladılar elektriği kestiler ve gittiler..Sabaha kadar uyumadık, gece olayın çok farkında degildim sanki. Bir iki saat uyumuşum ablam kaldırdı, hadi şu işi halletmemiz lazım dedi. Ben o sırada olayın vehametini idrak ettim ve ağlamaya başladım, nasıl ağlıyorum elim yüzüm şişti :(  çok sinirlerim bozuldu, anneme üzüldüm, çok korktu oda..

Neyse bir sürü prosedür bu saati buldu. Yangından çok korkuyorum, belkide o yüzden bu kadar yıprandım. Zaten son günlerde bir sürü olumsuz şey oluyor...Allah daha beter olaylardan korusun hepimizi..

4 Ekim 2011 Salı

Oyalanmak

Kötü bir diş ağrısı ve doktora gidiş gelişten sonra iyiyim Allaha şükür..( keşke her ağrı geçse )

Uzun zamandır yapmak istediğim kuru dal projesini hayata geçiriyorum sonunda, buldum çünkü. Gerçi daha önce yapmıştım, onu dilek ağacı olarak kullandık. Bunu dekoratif bir hale getirip, kullanmak istiyorum. Ah birde kutu kapladım. Bu d-c-fix denen yapışkanlı kağıtlarla daha öncede çalışmıştım, ya çok zor, şu ufacık kutuyu kaplamak bir saatimi aldı..

Bu  bir yerde bulup sürükleyerek eve getirdiğim :) dal parçası diyemiyorum, baya büyüktü çünkü.


Annem eve almadığı için :) üzerindeki bütün yaprakları sokakta temizledim, milletin şaşkın bakışları arasında :)


Bu yapraklarından temizlenmiş hali, bu şekilde ancak bahçeye götürebildim ve ilk boyayı denedim. Daha çok işi var, üzerindeki her şey temizlenicek önce, sonra form vericem, belki biraz daha küçültebilirim..


Bu da daha önce bulup, boyadığım ve dilek ağacına dönüştürdüğüm dalım :) beyaza boyayıp, beyaz kurdeleler hazırladım. Büyük bir cam vazonun içine, yine beyaza boyadığım taşları koydum..O gece herkes dileğini dileyip bağladı dallara, hoş oldu :)




Bu da kapladığım beni epey uğraştıran hediye kutum. Bunun daha kolay bir yolu olmalı, çok zor ya..





Nihayet bitmiş, gönderilmeye hazır hale getirilmiş, tarafımdan çok beğenilmiştir :) İnşallah alanda beğenir diyorum..



Hayatın akıp geçmesini izliyorum ama farkederek ve son günlerde nedense aklımda hep Lo la' nın sözleri..

Gece Kan Kusarken, Gündüz Yutuyor...anlatıyor bu kelimeler her şeyi...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...